12 Mayıs 2004 Çarşamba

Tereyağ ve Muhabbet

Çocukluğumun önemli bir kısmı babaanne ve dedemin yanında geçti. Genel “çocuk” tavrının aksine sütü çok severdim. İki ineğimiz vardı. Babaannem onları sağar, sağdığı sütleri satar ama mutlaka bana her gün tazesinden ayırmayı ihmal etmezdi.

Yayıktan tere yağ çıkarma işlemi bana çok büyülü bir şeymiş gibi gelirdi o zamanlar... Sabırla işlenmiş emek ürününü er geç verir, bir tere yağ topağı yüzeyde belirirdi. Yeter ki bıkmadan usanmadan gerekli emek verilmeye devam edilsin.


Hayat da ve onun varlık sebebi sevgi de böyle bir şey değil mi? Sebat ederek verdiğiniz emeğin karşılığını mutlaka alırsınız. En azından buna inanırsınız “Allah hiçbir emeği karşılıksız bırakmaz” diyerek... Mücadelenizin karşılığı mutlaka çıkar bir yerlerden... En ummadığınız zamanda ve çoğu zaman gücünüzün tükenme noktasında ortaya çıkan bu karşılık, sizi kanatsız uçuruverir.

“Boş oturmaktansa bedava çalışmak iyidir” derdi bir tanıdığım... Ben bunu kendi hayatımdan da biliyorum. Üniversiteden (Uludağ Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Bölümü-1995) mezun olduktan sonra iki buçuk yıl iş bulamadım ama bu süreçte kendi kendime öğrendiğim çeşitli programlama dilleri, işe girdikten sonra fevkalade işime yaramıştı.

Sevgide de aynı şeyler geçerlidir. Sabırla işlenmiş sevgi sopasıyla ilişkinizi döversiniz gönül yayığınızda... Bu işin sonu yoktur, ortaya çıkan muhabbet öyle tılsımlı bir şeydir ki, onu çoğaltmak için sonsuza kadar bunu yapmak gelir içinizden... Her doğan gün farklı ve keyifli bir ritmin tınısını müjdeler. Bir zaman sonra ortaya çıkan muhabbet kadar ona ulaşmak ya da onu çoğaltmak için yaşadığınız süreç de size ayrı bir zevk vermeye başlar.

Acele etmek söz konusu değildir çünkü makul bir zaman diliminde olması gereken yere gelemezseniz zaten o ilişkiden bir muhabbetin çıkma ihtimali yoktur. Sevgi kırılır, gönül yıpranır, ilişki bayatlar ve o andan itibaren her şey bitmiştir zaten... O andan sonra ilişkiyi sonsuza dökmekten gayrı çareniz yoktur. İsteseniz de istemeseniz de...

Bir de kararında dövülmelidir yayık, şiddet ve ritim çok önemlidir, yoksa elde ettiğiniz şey muhabbet değil, pişmanlık, ayrılık ve sevgisizlikten oluşan bir yalnızlık bulamacı olur ki, bunu kimsenin yiyip hazmedebileceğini sanmıyorum.

Şimdi şöyle üzerine mis gibi tereyağ sürülmüş bir dilim taze ekmek ne güzel olurdu değil mi? Karnım acıktı doğrusu, ya sizin?

Alper Şirvan
          28 Mayıs 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder