6 Aralık 2017 Çarşamba

Bir Formadan Çok Daha Fazlası



            Şampiyonluk için 14 yıl bekleyen o neslin bir ferdiyim. En son doğduğum yıl şampiyon olan Galatasaray, tam 14 yıl sonra, yani ben 14 yaşımdayken şampiyon olmuştu. Yani, ben bu armaya gönül verdiğimde kazanılan Türkiye Kupaları hariç lig şampiyonluğu görmemiştim.
            Bu şampiyonluk aynı zamanda, Ali Sami Yen’in “Türk olmayan takımları yenmek” şiarı ile kurulan Galatasaray için ertesi yıl uzun yıllar sonra o zamanki adıyla “Şampiyon Kulüpler Kupasında” oynamak demekti.
            İlk turda Rapid’i eledikten sonra 26 Ekim 1988’de İsviçre’nin N.Xamax takımının karşısına çıktık. İlk maç deplasmandaydı. O gece kaçırdığımız gollerle, sahaya giren teröristlerle, konsantrasyonu dağılan takımın son dakikada 2 gol daha yemesi sonucu maçın 3-0 kaybedilmesiyle bizim için berbat bir geceydi.

            Sonra rövanş… 9 Kasım 1988… Orta 3’teydim o yıl… Mustafa Denizli, ilk maçta ceza aldığından tel örgülerin ardından seyretmek zorunda kaldığı maç öncesi sadece Galatasaray taraftarını değil, tüm ülkeyi tura öyle inandırmıştı ki, okulda teneffüslerde en alt katta laboratuvarda bulunan radyoya koşuyordu herkes… Maç günü dahil, on beş gün boyunca Mustafa Denizli’ye saldıran, umut kıran “necip basınımıza” rağmen…  İyi ki o zamanlar çok kanallı değildik ve iyi ki sosyal medya yoktu.
Rövanşı televizyon vermeyecekti. Ben de okuldaydım zaten… Verse de seyredemezdim ya… Teneffüs zili çalar çalmaz herkes tek soruyu soruyordu: “Maç kaç kaç?
            İlk yarı 1-0 bitmişti. Girdiğimiz ders hangisiydi hatırlamıyorum ama ders esnasında duyduğumuz seslerden bir şey olduğunun farkındaydık ama sonuçtan habersizdik. Ders sonunda skoru öğrenen herkes çok mutluydu: 5-0
            Galatasaray, o güne özel giydiği kırmızı-beyaz formayla galibiyetin de ötesinde bir mesaj vermiş, elde ettiği zaferle Ali Sami Yen’in ruhunu şad etmişti. O maçtan geriye, Levent Özçelik’in radyodaki unutulmaz anlatımı kalmıştı kulaklarda… Zaten aynı yıl Galatasaray o kupada yarı final oynayarak gücünü ve yapabileceklerini göstermişti.
            Şimdilerde, bir her takımdan “skor taraftarlarına” bakıyorum; bir de 30 sene önceki zafere inanmış bizlere…
            Bu “retro formayı” bu yüzden aldım.
Çünkü bu forma sadece bir maçta alınan sansasyonel sonucu temsil etmiyor… Bu forma zafere giden yolun taraftarı olduğunu söylediğin takıma her şartta destek vermekten geçtiğini anlatıyor.
Anlıyor musun?

Alper Şirvan
Kaplıkaya/Bursa

2 yorum:

  1. Ya ❤💛 duygulanmamak ellde degil e ne diyoruz o zaman her sartta destek ❤💛🦁🏆

    YanıtlaSil