24 Ağustos 2017 Perşembe

Galatasaray, Tudor, Başkan ve Türkiye...


Çok uzun yazmayacağım ama yazmadan da edemedim. Bu yazıyı Galatasaray-Sivas maçı öncesi yazıyorum.
Futbol bir sonuç oyunudur. Bunu zaten kabul ettik. Tabelayı değiştiremiyorsanız CV'niz ne kadar kuvvetli olursa olsun koca bir hiçsinizdir. Boşuna "luk et dı tabela" demedi adam, ecnebi gazeteciye... 
Gelelim Galatasaray'a... Önce durum tespiti...

Östersunds, bir başka deyişle "2. Tromsö" faciasından sonra zaten istenmeyen başkan ve Sneijder olayıyla tepki çeken, elenmeyle beraber de iyice "gitsin" denilen Tudor, şimdi farklı konumlardalar...


(Sahi Sneijder diye ağlaşıyor muyuz halen?) ilk iki maçta oynattığı 34 maça yayılması için kişi başına 3-4 ciğer gerektiren futboluyla Tudor baş tacı; Dursun Özbek'e edilen küfürlerin henüz dumanı üstünde olduğu için "büyük başkan" diyecek kadar utanmaz değiliz çok şükür...

Oysa Östersunds maçları sonrası gündeme gelen ekonomik sorunlar -son transferlerden sonra- artarak devam ediyor. Ne Dursun Özbek'in "kamyon şoförü" imajı değişti, ne de kulübü ilkelerine göre "yönetememe" tarzı... Rezil edilen "klasik parçalı forma" ve formalarda her sene değişen "sarı kırmızı" renk tonları bile unutuldu.
Peki ne değişti?
Değişen bir şey yok. Sadece başkan ve yönetim, daha önceki birçok kulüp yönetimleri ve Galatasaray'da olduğu gibi bilhassa futbolda saha içi başarısı olmadığı takdirde sadece borç (faiz) ödeyerek elde edecekleri şeyin sadece bolca küfür olduğunu fark ettiler; o kadar... 
"Bu sene şampiyon olalım, gerisi Allah kerim..." 
Buna karşılık "borç harçtan bana ne, mühim olan pazartesi günü işyerindeki Fenerliyle/Beşiktaşlıyla kafa bulmak, en azından kafa bulunan olmamak" diyen taraftar anlık yaşanan ülkenin mutlu azınlığı şu sıralar...
       Bu mantalitenin vatandaş olarak karşılığı olan model de "ülkeyi yönetenlerin ne yapıp ettiğinden bana ne benim işim tıkırında olsun yeter" diyor zaten...
Yönetimin oynadığı kumarı, 2 yıl evvel yaptığı transferlerle Fener oynayıp kaybetti. Galatasaray yönetiminin kazanıp kazanamayacağı sportif olarak yıl sonunda, mali olarak ise sezon sonunda netleşir. Bereket uefa kriterleri var ve uefa kulüpleri takip ediyor. Yoksa sadece Galatasaray değil, diğer bütün Türk takımlarının kapıya kilit vurma tehlikeleri futbolumuzun acı gerçeği...
O değil de Östersunds maçında Sneijder formasını gösterip pasoligini yakan taraftarı(!) merak ediyorum ben şimdi...
           Ne yapıyor acaba?  Ya da Sneijder dönsün diyor mu hâlâ?
           Her şeyi boş verin; ne top oynuyoruz ama değil mi?

Alper Şirvan
24.08.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder