Aslında bana göre elma-armut
kıyaslaması kadar anlamsız bir kıyaslamadır Ronaldo mu, Messi mi kıyaslaması...
Sebebini yazının sonunda söyleyeceğim. Önce bu iki futbol yıldızını yakından
tanımaya çalışalım:
Ronaldo…
Yoksul bir ailenin yetenekli oğlu olarak doğar. Futbola olan yeteneği onu henüz
7 yaşındayken Andorinha kulübüne taşır.
İlk antrenörlerinden Francisco Afonso
kendisi için şunları söyler: "Başından
beri onda özel bir şeyler vardı, bunu görebiliyordunuz. Küçüktü ama çok azimliydi.
Defans olarak başladı ama kısa süre içinde farklı yerlere geldi. İki ayağını da
çok etkili kullanabiliyordu. Teknik ve çok hızlıydı. En önemlisi de
antrenmanları asla aksatmadı. Her zaman topu isteyen oydu. Futbol onun her
şeyiydi ve eğer oynayamıyorsa çılgına dönüyordu."
Ronaldo, süreçte mükemmel fiziği,
doğuştan gelen yeteneği ve çalışma azmiyle bugün dünyada futbola ilgi duyan
hemen herkesin saygı duyduğu yıldız bir futbolcu olmuştur.
Messi
de Ronaldo’dan farklı değildi doğduğu şartlar anlamında… Arjantin’de ülkenin en
büyük üçüncü şehri Rosario'nun fakir bir köşesinde sadece üç kilo ve 47 cm
olarak dünyaya gelir Lionel Andres Messi...
Futbola olan yeteneği ve tutkusu onun
için de Ronaldo’dan farklı değildir. Keşfedilme süreci de öyle… Üç yaşından
itibaren futbol topu en sevdiği şey haline gelir. "İlk futbol topum hediye edildiğinde çok küçüktüm. İstediğim tek
hediye buydu. Noel, doğum günü ya da başka bir şey... Hepsinde top
istiyordum." der Messi.
Futbola tutkun bu küçük adamı, ilk keşfeden;
ağabeyleri ile beraber peşinden koştuğu Grandoli takımının teknik direktörü
Salvador Aparicio, o günü şöyle anlatır:
“Bir gün takımda eksik meydana geldi. Etrafıma baktım ve onu
topla oynarken gördüm. Ama çok küçüktü ve dolayısıyla başka bir oyuncuya şans
verdik. Ama o gelmeyince Lionel'in annesine oğlunu ödünç alıp alamayacağımı
sordum. Bu durum hoşuna gitmedi. Bana Leo'nun bugüne dek hiçbir maçta
oynamadığını söyledi. Ama büyükannesi de oradaydı ve ona 'Bırak çocuğu oynasın'
dedi. Top ona ilk kez geldiğinde bir göz attı ve topun geçip gitmesine izin
verdi. Hareket bile etmedi. Ama ikinci seferde top Leo'nun sol ayağına geldi,
Leo topu kontrol etti ve koşmaya başladı. Herkesi birer birer çalımladı. Ona
şut atması için bağırıyordum. O günden sonra her zaman takımımda yer aldı.”
Bu
olay yaşandığında Messi henüz 5 yaşındadır.
Dedik ya, yetenek, tutku ve keşif
süreci aynıydı Messi’nin. 11 yaşına geldiğinde kendisine konulan ‘büyüme
hormonu eksikliği’ teşhisi dışında... Futbol kariyerini belki de başlamadan bitirebilecek bu durum, onun sürecini
bir miktar farklı duruma getirmişti ister istemez…
O sırada maddi kriz yaşayan kulübü,
tedavi için gerekli desteği verememişti. Ailenin sosyal güvencesi tedavi
masraflarına yetmemeye başlayınca sıkıntı yaşadılar. Babası, 13 yaşına gelmiş
yetenekli oğlunu Arjantin’in köklü kulüplerinden River Plate'e önerdi. Messi,
kendinden hem yaşça hem fizik olarak büyükler arasında oynadığı futbolla kulüp
yetkililerini etkilemeyi başarsa da babasının iş ve ev talebine razı
gelinmeyince transfer gerçekleşmedi.
Babası yılmadı. Bir oyuncu izleme
firmasının temsilcileriyle görüştü, oğlunun bir portakalı 113 defa, bir tenis
topunu 120 defa sektirdiği videosunu izlettirdi. Bu video, o dönemde Barcelona futbolcu izleme sorumlusu olan Jose
Minguella’ya kadar ulaştı.
Bu
görüntüler, Messi'nin Barcelona'da deneme idmanına çıkması için yeterli oldu ve
Leo, İspanya'nın yolunu tuttu. Zor zamanlar geçirseler de nihayetinde hem
yeteneğini ortaya koyacak hem tedavisine devam edebileceği imkâna kavuşmuştur
Messi.
Daha önce hiç tanımamış biriyseniz dahi
Ronaldo’yu gördüğünüzde “kesin sporcudur”
dersiniz zaten. Yeteneğinin yanı sıra mükemmel fiziği ile çalışma azmini
birleştiren Ronaldo’nun bu özellikleri ile takdiri hak ettiği bir gerçek…
Ama
diğer yanda yeteneği ile sadece dünya yıldızı olmakla kalmayan, bir bakıma “fiziksel engelini/dezavantajını” aşıp
limitlerini zorlayarak futbolseverlerin gözlerinin pasını silen bir Messi
gerçeği de var hayatımızda. İnce bilekler, “akıl
dolu” paslar, futbolun kasla değil zekayla oynandığında güzelleştiğini
hatırlatma var.
Beri yandan futbol tarihinde Ronaldo
ile kıyaslayabileceğimiz bir dolu yıldız olmasına karşın, dezavantajını
avantaja çevirerek yıldızlaşan Messi ile karşılaştıracak başka bir futbolcu
daha var mı? Bilmiyorum.
İşte tam da bu yüzden bu iki futbolcunun
karşılaştırılmasını elma - armut kıyaslaması kadar anlamsız bulmakla beraber
yapılan tercihin futbola, bunun da ötesinde hayata bakışla alakalı olduğunu
düşünmeden de edemiyorum.
Messi’yi akıl dolu hareket ve
paslarıyla her gördüğümde aklıma gelen cümle ve soruyla yazıyı bitirelim:
“Spor bile sadece kasla değil, akılla
icra edildiğinde, ortaya konulduğunda güzel… Peki ya hayatın kendisi?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder