23 Ekim 2022 Pazar

Ümidin Gözleriyle... (Öykü)

        Her şey çalıştığı iş yerinde kolinin üzerinde okuyamadığı birkaç kelimeyle başlamıştı.

İnsanın sahip olduğu bir yetiyi kaybetmeyi bırak, kaybetme kaygısı bile fazlasıyla üşütürdü ruhunu. Aslında basit bir göz kusuru da olabilirdi yaşadığı ama… Yine de ve nedense garip bir ürperti gezinmişti içinde. Ailesine, bilhassa en büyük destekçisi olan babasına söyledi hemen eve gider gitmez.

Babasıyla beraber gittikleri doktor onu üniversite hastanesine yönlendirdiğinde daha 16 yaşında gencecik bir kızdı. Doktorun tedirginliği ve çaresizliği kaygısını arttırsa da metanetini korumaya çalışıyordu babasının yanında. Ta ki özel muayenehaneden çıktıklarında babası kendisini koltuğunun altına alana kadar…

Gözleri yaşardı ama ağlamadı. Öylece yürüdüler otomobillerine kadar. Yıllardır “dikkatsizlikten” sandığı şeyin gözlerinden kaynaklandığını nereden bilebilirdi? Doktorun bahsettiği “pitozis” de ne ola ki diye arabaya oturur oturmaz cep telefonundan girdiği internete baktı.

21 Eylül 2022 Çarşamba

Klimalı Oda (Öykü)

           

 Kan ter içinde kalmıştı. Yaslanarak yürüdüğü kanedyeni*, sıcağın etkisiyle kolundan süzülen terle sırılsıklam olmuştu. Şöyle bir baktı ileriye doğru… Karşıdan görünse de işyerine nereden baksan on dakikalık yolu vardı. Yaz kış, yağmur, çamur, kar demeden ekmeğinin peşinde tepiyordu bu yolu yıllardır. Bitirdiği üniversitenin ona sağladığı diploma ve unvanın maddi ve konumsal karşılığı olmasa da atanabildiği ve çalışabildiği için şükrediyordu. Yaşadığı toplum, ülkeyi yöneten zihin coğrafyası, bir engellenen olarak haklarını tam alamamış olsa da şükretmeyi mecbur kılmıştı. Çok beklenilen milenyum gelmişti gelmesine ama zihinler hala aynıydı. İnsanın değişimini, tekamülünü gelen yıllardan, hatta yüz yıldan beklemesi yalnız insana mahsus bir durumdu.

            Yol kenarındaki çınarın gölgesiyle serinlettiği banka oturdu. Sıcak onu daha da yormuştu. Sakince saatine baktı. “Nasılsa daha var” diye içinden geçirdi. Kanedyenini sağına yerleştirdikten sonra iki kolunu bankın arkalığına doğru açıp derin bir nefes aldı. Ağustos sıcak ama bu çınar gölgesi ömre bedeldi. Hayatın, yaşamanın, var olmanın güzelliğini duyumsadı o an içinde. Önünden geçen annesinin elini tutmuş küçük çocuk tebessümüne tebessümle cevap verdi. Boynuna asılı çantasında bulunan cep telefonundan kablosuz kulaklığına dökülen şarkı “Bahar Çiçek Çiçek Gelince Güzel / Hayat Sevilince Sevince Güzel” diyordu.

16 Eylül 2022 Cuma

Sakat Muhabbet Podcast: Bölüm 1 Konuk: Alper Şirvan Konu: Mavi Orkide, Sakat Aşk, Heyecanlar, Hezeyanlar


ALPER TOLGA AKKUŞ: Sakat Muhabbet’in ilk programına, ‘Hoş Geldiniz’ diyorum. İlk konuğum, aslında Sakat Muhabbet’in muhabbet kısmının karşı tarafı olmasını düşündüğüm bir konuğumdu. Dedim ki, ‘Gel beraber yapalım programı’. Hatta deneme çekimi de yaptık, kayıtlar yaptık, çalıştık. Yani bunun bir evveliyatı bayağı bir var. Ama kısmet olmadı, diyelim, sonrasında olmadı. Ve, sonra ikinci bir kişiye gittim. Ben bu muhabbeti seninle yapayım diye. Onunla da olmadı. O da cingılımızın seslendirmesini yaptı. Esra Güleç, ona bir teşekkür de bir daha edeyim. Ve şimdi ilk konuğumu, ortağım olmasını istediğim, şimdilik olmayan ama ileride umarım olur dediğim konuğum, Alper Şirvan'ı, Adil Alper Şirvan’ı konuk ediyorum. Alperciim diyeyim, biz yakın arkadaşız zaten, öyle konuşalım.

ALPER ŞİRVAN: Evet elbette.

ALPER TOLGA AKKUŞ: Alperim hoş geldin. Nasılsın, iyi misin kardeşim?