12 Ekim 2005 Çarşamba

An Geldi ve Attila İlhan Öldü... Ardında da An...

Attilâ İlhan`ı kaybettik… Tıpkı  “An Gelir” adlı şiirinde dediği gibi…
«
 görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
»
 80 yaşına rağmen pırıl pırıl dimağı, işlek zekâ ve fikriyatıyla çok daha fazla yazıp konuşacakken, fikirlerinden beslenen biz sevenlerini hem de ihanetin en koyu günlerinde aniden ve sessizce bırakıp gitti. Allah rahmet eylesin.

2005 mart ayında Bursa kitap fuarında adıma imzaladığı kitap ve dünya gözüyle kendisini görüp, edebildiğimiz üç beş kelâmın benim için taşıdığı değeri kelimelere sığdıramıyorum.

Onu yıllarca televizyonda yaptığı programlarda dinledim. Sağlam,  yıkılmaz ve yılmaz bir şair duyarlılığı ile emperyalizmin ne olduğunu, “evrensele giden yol, ulusaldan geçer” diyerek Atatürk`ü ve onun yaptıklarını ve yapmak istediklerini anlattı bizlere…

Vatanseverliği ve Atatürkçülüğü kuru bir söylem olmaktan çıkarıp hayatının her anında coşkun bir fiil olarak haykırdı dünyaya… Daima dimdik durdu emperyalizm ve onun maşalarına karşı… Çünkü ondan, yıllarca yaptığı programı bile yayından kaldıracak kadar ürkmüşlerdi. Ama o yılmadan başka başka platformlarda anlattı ülkenin kopkoyu hakikatlerini…

Çünkü o, Attilâ İlhan`dı. Hani şu küreselleşmeye mahkûm edilmeye çalışılan ülkemde mecraını arayan o “dip dalgasına”:

«
Parola: Vatan, İşareti: Namus
Aksi halde sen yoksun; hiçbirimiz yokuz!
»

diyerek yol gösteren adam… Aklının ve müthiş muhakemesinin ışığında hakikati arayan ve buldukça da milletine gösteren adam… Adam gibi adam bir fikir emekçisi…

  Adındaki Türklük, inkâr edilemeyecek bir şuur olarak, iliklerine kadar işlemişti. Vatanseverliğin, son 25 yılda örselenmeye çalışılan “vatan” duygusunun, bu ülkenin bir mensubu olarak var olmamızın, yaşayabilmemizin “olmazsa olmaz” bir gerekliliği olduğunu ve buna bağlı olarak emperyalizm karşıtlığını reddedilemez bir temele oturtarak anlatırken, “hain ya da gaflet içinde olmadığı müddetçe” her kesimden insanın kulak kesildiği bir fikir adamı…

***

“Ayıpsız ama ellerimizi kirletmeden” sevmeyi de ondan öğrenmiştik, “ayrılığın sevdaya dâhil” olduğunu da… Bin yıllardan süzülüp gelen Türk`ün şiir sesi ve zevki, onun şiirinde gelecekle buluştu. Çünkü o, her sahada, “taklidin” değil, “sentezin” peşindeydi.

Kimilerinin, edebiyatın hemen hemen her sahasında verdiği onca eser ve konferanslarında haykırdığı fikirlerine rağmen, onu sadece “aşk şairi” olarak anmak, işlerine gelecektir.

Ama biz biliyoruz ki Attilâ İlhan, onları da önüne katıp sürükleyecek “dip dalgasını” çoktan harekete geçirdi. Aynen şöyle demişti hatırlarsanız:

«
Daha ilginç bir şey söyleyeyim, bu hareketin içinde yazı yazan, başından itibaren desteklemiş kişileri kurcaladığın zaman, birbirlerini iki üç senedir tanıdıklarını görüyorsunuz, yani daha öncesinden bir dava arkadaşlıkları falan yok... Onları olayın ciddiyeti bir araya getiriyor; ortada çok önemli bir vaka var. Memleketin kaderi söz konusu... El ele vermek zorundayız...
»

Rahat Uyu Üstad!

Parola: Vatan, İşareti: Namus

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder