Sizlerle
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı başta olmak üzere çeşitli kurum ve
kuruluşların destekleri ile İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil
Mühendisliğinin düzenlediği "Engelliler için Engelsiz Giysi Tasarım
Çalıştayı'nda" yaptığım konuşmayı paylaşıyorum.
Öncelikle
kendim ve engelim hakkında kısa bir bilgi vereyim. Adım Alper Şirvan.
Sol elini kullanabilen, hiç yürüyemeyen cerebral pasy’li bir bireyim.
Uludağ Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Bölümü mezunuyum. Halen,
bir kamu kurumunda çalışmaktayım.
Çoğumuz
şunu yaşamışızdır. Evde kendi halinizde pijama-eşofman ya da evde ne
ile rahat ediyorsanız onunla otururken bir arkadaşınızdan telefon gelir
ve söylediği yere gelmenizi ister. Siz de çoğu zaman şu cümleyle ona
karşılık verirsiniz:
“Tamam, hemen giyinip çıkıyorum.”
İşte
bu cümle, engelli bireyin öyle kolay kurabileceği bir cümle değildir.
Ulaşım araçlarının engelliye uygun olup olmamasını –konumuzun dışında
olduğu için- göz ardı edersek, “giyinmek”, hele ki yardım almadan
giyinmek, engelli birey için engel durumuna göre önemli bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Ben,
başta da belirttiğim gibi tek elini kullanabilen, yürüyemeyen bir
engelliyim. Yaşayıp “deneme-yanılma” yöntemiyle öğrendiğim soyunmak,
büyük ölçüde yardım almadan başarabildiğim bir eylemdir. Eşofman ya da
iç çamaşırını kendi başıma giyinebiliyor olsam da tepeden tırnağa yardım
almadan giyinmem, en azından ev dışı sosyal ortamlarda giydiğimiz, bol
düğmeli gömlekler; pantolonların önlerinde bulunan kanca ya da kopçalar,
düğmeler; mevsime göre fermuarlı montlar, kabanlar; çoğu zaman bağcıklı
ayakkabılar, düşünüldüğünde ancak hayal edebileceğim bir konudur.
Ben
yardım alarak kolayca giyinebiliyorum. Ama engel durumu, cinsiyet,
bakış açısı gibi faktörleri göz önüne alacak olursak, her engelli için
yardım almadan giyinmek kadar yardım alarak giyinmek de kolay
olmayabiliyor çoğu zaman… Mesela benim gibi tekerlekli sandalyede
sürekli oturan bir birey için uygun kısa-kalın ve tek elle önünü
kapatabileceğim türden mont-kaban bulmak kolay olmuyor genellikle...
Benim özelimden genele bakacak olursak, tekerlekli sandalye kullanan
bireyin sürekli sandalyede oturduğu düşünüldüğünde mont-kaban-ceket
başta olmak üzere giyeceklerin boyu da önem kazanmaktadır.
Çoraplarımı
çıkarabilirim, ama giyemem mesela… Sadece sol elimi kullanabildiğim
için gömleğin sol yen düğmesini açamadığım için gömleği çıkartırken de
zorlanırım. Düğme, kopça ya da fermuar yerine cırt-cırt ya da çıt-çıt türü şeylerin uygun olabileceğini düşünüyorum.
Genel
olarak hedef, engelli bireyin olabildiğince yardım almadan; yardım
alacaksa da ne yardım edeni, ne engelliyi yormadan soyunup giyinmesini
sağlamak olmalıdır. Her engellinin engel durumuna göre ihtiyaç ve
beklentileri farklı olsa da, üretilen çözümler farklı engel gruplarına
hitap edecek şekilde olmalıdır.
Bunun
da karşılıklı bir süreç meselesi olduğunu düşünmekteyim. Engelliler,
benim gibi birçok şeyi deneme yanılma yöntemiyle değil de eğitimini
alarak daha üst düzeyde ve çocukluktan itibaren soyunup giyinmeyi
öğrenecek; onlara hitap etmeyi düşünen tekstil sektörü de engellileri
daha özgür kılmanın yollarını arayacak. Herkesin samimiyetle birbirine
doğru adım attığı bir dünya, çok daha yaşanılır bir dünya olacaktır.
Çözüm anlamında ne yapılabilir? Düşünmek, üretmek ve yaklaşmak lazım…
Bir
giyim mağazasına girdiğimizde “Erkek-Kadın-Çocuk” gibi bölümler hemen
gözümüze çarpar. Hatta sadece erkeklere, sadece kadınlara, sadece
çocuklara hitap eden mağazalar da mevcuttur.
Bu
bahsettiğimiz bölümlerin yanı sıra giyim mağazalarında “engelli”
reyonunun olması, büyük bir adım olur kanaatindeyim. Elbette bunun için
ilk önce o reyonu dolduracak ürünleri üretmek gerekiyor sanıyorum.
Burada bulunmamı sağlayan Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’na teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder